Bir gün arkadaşlarla oturmuş havadan sudan konuşulmakta. Konu dönüp dolaşıp aynı yere geliyor. Artık sıkılıp değiştirin konuyu desem de nafile. Bir kişi aşka dem vurdu mu dönülen yer yine kürkçü dükkanı.
Herkesi acısı, aldatılmışlığı, ayrılıkları var. Herkes birilerinden yakınmakta. Siz erkekler, siz kızlarla başlayan cümlelerin bile sonu aynı. Hepini aynıyız aslında bize göre. Ama herkes kendine farklı. Ve her yeni gelişlerde bu defa farklı havaları.
Gözyaşları süzülüyor birden birinin gözlerinden. Yalnızlığını kanıksamış biri boşuna diyor. Yeni aşık anlam vermezken bu duruma, herkesin bilinç altı aynı cümleyi fısıldıyor kulağına; her aşk biter.
Her aşk bitermiş bir gün bildim....
Bir şeye büyük bir tutkuyla bağlanmak her zaman hüsran getiriyor insana. İşini seven işini, kazancı seven parasını kaybediyor. Bir insanı sevense defalarca yalnızlığını kazanıyor.
Benim bir için şehirle başlamıştı aşk. Sokakları, kaldırımları, yağmuru, karı, puslu havası. Herşeyine aşık oldum. Sonra kendi isteğimle terk edildi şehir. Yani ayrılık yine galip geldi.
Öğrendim ki her aşk bitermiş. Ya da bitmeliymiş. Herşey unutulurmuş ki yenisi başlasın. Herkes unuturmuş ki yaşayabilsin. Herkes öğrenirmiş ki acılar geçer, geçmeli.
Ama yine de dönülen yer kürkçü dükkanı. Tilkilikten eser olmayan insanlar kendilerini burda buluyor gözlerini her kapadıklarında. Ne zaman aşka dem vurulsa, ne zaman güneş yüzünü gösterse, ne zaman bahar çiçeklerini taksa güzel saçlarına yine en başa dönülüyor.
Emeklenerek başlanıyor, ayağa kalkılıyor, yürünüyor, koşuluyor, düşülüyor... Bütün hayat gözler önünden geçiyor her seferinde.
18 Ιανουαρίου - Είμαι σημαντική
7 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder